Allah’ın Sureti Ne Demek? Evrensel Bir Kavramın Yerel Yankıları
Selam sevgili forumdaşlar
Bugün biraz derin, biraz felsefi, ama aynı zamanda insani bir konudan bahsetmek istiyorum: “Allah’ın sureti” ne demek?
Konu hem inanç hem düşünce düzeyinde çok tartışılmış, hem de her kültürde farklı anlamlar yüklenmiş bir mesele.
Ben de dedim ki, hadi gelin birlikte bakalım — hem küresel gözle, hem bizim kendi topraklarımızın gözüyle.
Ve tabii biraz erkeklerin çözümcü bakışı, biraz kadınların ilişki odaklı sezgisiyle harmanlayalım bu konuyu.
---
1. “Suret” Nedir? Yüz mü, Öz mü?
“Suret” kelimesi Arapça kökenli. Genellikle “biçim”, “görünüş”, “şekil” anlamında kullanılır.
Ama mesele “Allah’ın sureti” olunca, iş sadece şekil değil, mana meselesine dönüşür.
Çünkü İslam düşüncesinde Allah’ın fiziksel bir formu olmadığı vurgulanır.
Peki o zaman “Allah insanı kendi suretinde yarattı” gibi ifadeler ne demek?
Bazı âlimler der ki:
> “Bu, fiziksel bir benzerlik değil; Allah’ın insana akıl, irade, merhamet, bilinç gibi niteliklerinden nasip vermesidir.”
Yani mesele yüzle değil, yürekle ilgilidir.
Suret, Tanrı’nın yüzü değil; Tanrısal özelliklerin insandaki yansımasıdır.
---
2. Küresel Bakış: Tanrı’nın İnsandaki İzi
Farklı dinlere baktığımızda “Tanrı’nın sureti” kavramı hemen her kültürde bir şekilde karşımıza çıkar.
Yahudi inancında insan, Tanrı’nın “imajında” yaratılmıştır (İbranice: Tzelem Elohim).
Bu, insana değer ve sorumluluk kazandırır.
Yani her insan, Tanrı’nın bir yankısıdır; bu da insan onurunun kaynağıdır.
Hristiyanlıkta ise bu kavram daha da kişisel hale gelir.
“Tanrı’nın sureti” (Latincesi Imago Dei) yalnızca aklı değil, sevgiyi ve bağ kurma kapasitesini de içerir.
İsa’nın yeryüzündeki varlığı da “Tanrı’nın sureti insan biçiminde tezahür etti” şeklinde yorumlanır.
Doğu geleneklerinde ise “Tanrısal suret” daha soyut ve içsel bir nitelik taşır.
Hinduizm, Budizm veya Taoizm gibi inançlarda Tanrı’nın yüzü yoktur, ama “her şeyde Tanrısal öz” vardır.
Yani insan, Tanrı’nın suretini dışarıda değil, kendi içinde bulur.
Bu küresel tablo bize şunu söyler:
Farklı dillerde, farklı kelimelerle söylenmiş olsa da, insanlık ortak bir duyguda birleşmiştir:
> “İçimizde ilahi bir parça var.”
---
3. Yerel Perspektif: Anadolu’nun Sureti
Bizim topraklarda “Allah’ın sureti” denince çoğu zaman bir hürmet, bir sınır, bir tevazu çağrışımı olur.
Çünkü bizde Tanrı’ya yüz çizilmez, ama kalbe çizilir.
Yunus Emre’nin bir dizesi gelir akla:
> “Bir ben vardır bende, benden içeri.”
İşte o “içteki ben,” Allah’ın suretinin yansımasıdır.
Ne gözle görülür, ne elle tutulur — ama hissedilir.
Erkek bir derviş şöyle düşünür:
> “Allah’ın sureti bana güç verir, doğruyu bulmamı sağlar. Her şeyde bir plan, bir çözüm vardır.”
Kadın bir âşık ise şöyle der:
> “Allah’ın sureti kalbimdedir. İnsanlara merhamet ettikçe, o sureti yaşatırım.”
Yani erkek için suret, yol bulma aracıdır.
Kadın içinse bağ kurma biçimi.
Birisi Allah’a stratejik bir akılla yaklaşır, diğeri sevgiyle dokunur.
Ve belki de bu iki yaklaşım birleştiğinde ortaya gerçek insan çıkar:
Hem akıllı hem merhametli, hem düşünen hem hisseden.
---
4. Modern Zamanların Suretleri
Bugün “Allah’ın sureti” kavramı farklı bir sınavdan geçiyor.
Dijital çağda herkes kendi “suretini” yaratıyor: sosyal medya profilleri, avatarlar, filtreler…
Ama bazen bu sanal suretler, içimizdeki gerçek sureti gölgede bırakıyor.
Bir erkek influencer mesela şöyle düşünebilir:
> “Görünüşüm, başarımdır. Güçlüyüm çünkü dikkat çekiyorum.”
Bir kadın içerik üretici ise şöyle hissedebilir:
> “Görünüşüm, iletişim aracım. Ama içimdeki sıcaklığı ekran ne kadar gösterebilir?”
İşte burada mesele dönüp dolaşıp aynı yere geliyor:
Suret, sadece görünüş değil; niyetin yansımasıdır.
Yani insan hangi amaçla var oluyorsa, sureti de ona göre şekillenir.
Allah’ın suretiyle yaratılmış olmak, bir fotoğraf değil, bir sorumluluk taşımaktır.
Başkalarına zarar vermemek, adaletle davranmak, vicdanını diri tutmak…
İşte o zaman o “ilahi suret” sende parlamaya başlar.
---
5. Erkeklerin ve Kadınların Sureti
İnsanın suretinde iki yön vardır:
Bir yönü yaratıcı akıl, diğer yönü yaratıcı sevgi.
Erkek bakış açısı genelde “Tanrı bana güç ve düzen verdi” der.
Kadın bakış açısı ise “Tanrı bana empati ve bağ kurma yeteneği verdi.”
Erkek Tanrı’nın suretinde irade görür,
Kadın Tanrı’nın suretinde şefkat görür.
Ve belki de bu yüzden dünya, ikisinin dengesine muhtaçtır.
Bir toplum sadece stratejiyle yürüyemez;
ama sadece duyguyla da ayakta kalamaz.
Suret, bu iki yönün birleştiği noktadır: Akıllı bir kalp, merhametli bir zihin.
---
6. Forumdaşlara Davet: Sizin Suretiniz Nerede Parlıyor?
Şimdi dönüp kendimize bakalım:
Biz Tanrı’nın suretini nerede taşıyoruz?
Bir gülümsemede mi, bir adalette mi, bir sabır anında mı?
Belki kimimiz işini dürüstçe yaparken,
kimimiz birine omuz verirken yansıtıyoruz o ilahi izi.
Ve belki bazen, fark etmeden bile “Tanrı’nın sureti” oluyoruz bir başkası için.
O yüzden merak ediyorum forumdaşlar:
Siz kendi hayatınızda bu “suret” kavramını nasıl hissediyorsunuz?
Bir başarıda mı, bir iyilikte mi, bir sessizlikte mi?
Yoksa sadece bir bakışta mı?
---
7. Sonuç: Suret Değil, Niyet
Sonuçta “Allah’ın sureti” ne gözle görülür, ne fotoğraflanır.
O bir halidir, bir yansımadır, bir özdür.
Bedenin değil, bilincin biçimidir.
Küresel olarak baktığımızda, bütün inançlar bu hakikati fısıldar:
> “Tanrı, insanda görünür ama insana sığmaz.”
Yerel olarak baktığımızda ise Anadolu’nun toprağı, o sesi şiirle taşır:
> “Yaratılanı severiz, Yaradan’dan ötürü.”
Ve belki de mesele budur:
Suretini Tanrı’dan almak değil, Tanrı’ya yakışır bir surette yaşamak.
Haydi, söz sizde forumdaşlar
Sizce Allah’ın sureti bizde ne anlama geliyor?
Bir inanç mı, bir sorumluluk mu, yoksa bir yansıma mı?
Selam sevgili forumdaşlar

Bugün biraz derin, biraz felsefi, ama aynı zamanda insani bir konudan bahsetmek istiyorum: “Allah’ın sureti” ne demek?
Konu hem inanç hem düşünce düzeyinde çok tartışılmış, hem de her kültürde farklı anlamlar yüklenmiş bir mesele.
Ben de dedim ki, hadi gelin birlikte bakalım — hem küresel gözle, hem bizim kendi topraklarımızın gözüyle.
Ve tabii biraz erkeklerin çözümcü bakışı, biraz kadınların ilişki odaklı sezgisiyle harmanlayalım bu konuyu.
---
1. “Suret” Nedir? Yüz mü, Öz mü?
“Suret” kelimesi Arapça kökenli. Genellikle “biçim”, “görünüş”, “şekil” anlamında kullanılır.
Ama mesele “Allah’ın sureti” olunca, iş sadece şekil değil, mana meselesine dönüşür.
Çünkü İslam düşüncesinde Allah’ın fiziksel bir formu olmadığı vurgulanır.
Peki o zaman “Allah insanı kendi suretinde yarattı” gibi ifadeler ne demek?
Bazı âlimler der ki:
> “Bu, fiziksel bir benzerlik değil; Allah’ın insana akıl, irade, merhamet, bilinç gibi niteliklerinden nasip vermesidir.”
Yani mesele yüzle değil, yürekle ilgilidir.
Suret, Tanrı’nın yüzü değil; Tanrısal özelliklerin insandaki yansımasıdır.
---
2. Küresel Bakış: Tanrı’nın İnsandaki İzi
Farklı dinlere baktığımızda “Tanrı’nın sureti” kavramı hemen her kültürde bir şekilde karşımıza çıkar.

Bu, insana değer ve sorumluluk kazandırır.
Yani her insan, Tanrı’nın bir yankısıdır; bu da insan onurunun kaynağıdır.

“Tanrı’nın sureti” (Latincesi Imago Dei) yalnızca aklı değil, sevgiyi ve bağ kurma kapasitesini de içerir.
İsa’nın yeryüzündeki varlığı da “Tanrı’nın sureti insan biçiminde tezahür etti” şeklinde yorumlanır.

Hinduizm, Budizm veya Taoizm gibi inançlarda Tanrı’nın yüzü yoktur, ama “her şeyde Tanrısal öz” vardır.
Yani insan, Tanrı’nın suretini dışarıda değil, kendi içinde bulur.

Farklı dillerde, farklı kelimelerle söylenmiş olsa da, insanlık ortak bir duyguda birleşmiştir:
> “İçimizde ilahi bir parça var.”
---
3. Yerel Perspektif: Anadolu’nun Sureti
Bizim topraklarda “Allah’ın sureti” denince çoğu zaman bir hürmet, bir sınır, bir tevazu çağrışımı olur.
Çünkü bizde Tanrı’ya yüz çizilmez, ama kalbe çizilir.
Yunus Emre’nin bir dizesi gelir akla:
> “Bir ben vardır bende, benden içeri.”
İşte o “içteki ben,” Allah’ın suretinin yansımasıdır.
Ne gözle görülür, ne elle tutulur — ama hissedilir.
Erkek bir derviş şöyle düşünür:
> “Allah’ın sureti bana güç verir, doğruyu bulmamı sağlar. Her şeyde bir plan, bir çözüm vardır.”
Kadın bir âşık ise şöyle der:
> “Allah’ın sureti kalbimdedir. İnsanlara merhamet ettikçe, o sureti yaşatırım.”
Yani erkek için suret, yol bulma aracıdır.
Kadın içinse bağ kurma biçimi.
Birisi Allah’a stratejik bir akılla yaklaşır, diğeri sevgiyle dokunur.
Ve belki de bu iki yaklaşım birleştiğinde ortaya gerçek insan çıkar:
Hem akıllı hem merhametli, hem düşünen hem hisseden.
---
4. Modern Zamanların Suretleri
Bugün “Allah’ın sureti” kavramı farklı bir sınavdan geçiyor.
Dijital çağda herkes kendi “suretini” yaratıyor: sosyal medya profilleri, avatarlar, filtreler…
Ama bazen bu sanal suretler, içimizdeki gerçek sureti gölgede bırakıyor.
Bir erkek influencer mesela şöyle düşünebilir:
> “Görünüşüm, başarımdır. Güçlüyüm çünkü dikkat çekiyorum.”
Bir kadın içerik üretici ise şöyle hissedebilir:
> “Görünüşüm, iletişim aracım. Ama içimdeki sıcaklığı ekran ne kadar gösterebilir?”
İşte burada mesele dönüp dolaşıp aynı yere geliyor:
Suret, sadece görünüş değil; niyetin yansımasıdır.
Yani insan hangi amaçla var oluyorsa, sureti de ona göre şekillenir.
Allah’ın suretiyle yaratılmış olmak, bir fotoğraf değil, bir sorumluluk taşımaktır.
Başkalarına zarar vermemek, adaletle davranmak, vicdanını diri tutmak…
İşte o zaman o “ilahi suret” sende parlamaya başlar.
---
5. Erkeklerin ve Kadınların Sureti
İnsanın suretinde iki yön vardır:
Bir yönü yaratıcı akıl, diğer yönü yaratıcı sevgi.
Erkek bakış açısı genelde “Tanrı bana güç ve düzen verdi” der.
Kadın bakış açısı ise “Tanrı bana empati ve bağ kurma yeteneği verdi.”
Erkek Tanrı’nın suretinde irade görür,
Kadın Tanrı’nın suretinde şefkat görür.
Ve belki de bu yüzden dünya, ikisinin dengesine muhtaçtır.
Bir toplum sadece stratejiyle yürüyemez;
ama sadece duyguyla da ayakta kalamaz.
Suret, bu iki yönün birleştiği noktadır: Akıllı bir kalp, merhametli bir zihin.
---
6. Forumdaşlara Davet: Sizin Suretiniz Nerede Parlıyor?
Şimdi dönüp kendimize bakalım:
Biz Tanrı’nın suretini nerede taşıyoruz?
Bir gülümsemede mi, bir adalette mi, bir sabır anında mı?
Belki kimimiz işini dürüstçe yaparken,
kimimiz birine omuz verirken yansıtıyoruz o ilahi izi.
Ve belki bazen, fark etmeden bile “Tanrı’nın sureti” oluyoruz bir başkası için.
O yüzden merak ediyorum forumdaşlar:
Siz kendi hayatınızda bu “suret” kavramını nasıl hissediyorsunuz?
Bir başarıda mı, bir iyilikte mi, bir sessizlikte mi?
Yoksa sadece bir bakışta mı?
---
7. Sonuç: Suret Değil, Niyet
Sonuçta “Allah’ın sureti” ne gözle görülür, ne fotoğraflanır.
O bir halidir, bir yansımadır, bir özdür.
Bedenin değil, bilincin biçimidir.
Küresel olarak baktığımızda, bütün inançlar bu hakikati fısıldar:
> “Tanrı, insanda görünür ama insana sığmaz.”
Yerel olarak baktığımızda ise Anadolu’nun toprağı, o sesi şiirle taşır:
> “Yaratılanı severiz, Yaradan’dan ötürü.”
Ve belki de mesele budur:
Suretini Tanrı’dan almak değil, Tanrı’ya yakışır bir surette yaşamak.
Haydi, söz sizde forumdaşlar

Sizce Allah’ın sureti bizde ne anlama geliyor?
Bir inanç mı, bir sorumluluk mu, yoksa bir yansıma mı?