Hiperaktif çocuğu için hangi doktora gitmeliyiz ?

Guzay

Global Mod
Global Mod
Hiperaktif Çocuğa Gidilecek Doktor: Gerçekten Ne Yapmalı?

Hepimiz bir şekilde "hiperaktivite" tanımını duyduk. Bazen, çocukların normalde yaramazlık yapması ve yerinde duramaması, bazı ebeveynler için bir kabus haline gelebiliyor. Peki, hiperaktif bir çocuk için hangi doktora gitmeli? Psikiyatrist mi, nörolog mu, yoksa çocuk psikoloğuna mı yönelmeliyiz? Sorular, çözümden çok daha fazla. Hepimizde kafalar karışıyor ve bu karmaşıklık ebeveynleri sağlıklı bir karar almak konusunda bıkkın hale getirebiliyor. Gerçekten doğru bir yol var mı? Yoksa biz, sadece kendimizi rahatlatmak için farklı doktorlara mı başvuruyoruz?

İçerik bir doktor seçiminin ötesine geçiyor. Bu yazıda, hiperaktivite konusunda toplumda yerleşmiş olan kalıpları sorgulayarak, daha derinlemesine bir analiz yapacağım.

Hiperaktivite, Gerçekten Bir Hastalık mı?

Öncelikle, “hiperaktivite” nedir? Çocukların hareketli olması, odaklanma güçlükleri yaşaması, dürtüsel davranışlar sergilemesi bir hastalık mıdır yoksa doğal gelişim sürecinin bir parçası mı? Burada büyük bir uçurum var. Bugün, çoğu ebeveyn, çocukları hiperaktif olarak tanımlandığında bir doktor arayışına giriyor. Çocuk, sıradan bir yaşantı yerine bir tedavi sürecine girmeye başlıyor. Peki, bu gerçekten gerekli mi? Kimi doktorlar, hemen çocukları ADHD (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) teşhisiyle etiketlerken, bazı uzmanlar ise "çocukların enerjisi var, bu yaşta böyle olmaları doğal" diyerek durumu görmezden geliyor.

Bu, ebeveynlerin kafasını karıştırıyor. Acaba çok çabuk mu tanı koyuluyor? Kendi çocuğunun normal gelişim sürecini, bir hastalık gibi tanımlamak doğru mu? Burada, toplumun hiperaktiviteye yaklaşımında ciddi bir problem var: Gelişimsel farklılıklar genellikle bir bozukluk olarak etiketleniyor. Elbette, hiperaktivite tedavi edilmesi gereken bir durum olabilir; fakat her çocuk farklıdır ve çoğu zaman doğal gelişim evreleri bu şekilde tezahür eder.

Baba ve Anne Bakış Açılarının Çelişkisi: Birlikte Mi, Ayrı Ayrı mı?

Kadınlar genellikle daha empatik, duyusal ve insan odaklıdır. Hiperaktif çocukların problemleriyle başa çıkmada da anneler, duygusal anlamda daha fazla yük taşır. Çocuğunun davranışlarını anlamaya ve onlarla empati kurmaya çalışır. Ancak, burada bir sorun var: Çoğu anne, çocuklarının hiperaktivitesini hemen bir hastalık olarak kabul edebiliyor. Duygusal yaklaşım, çocuğun gelişimsel özellikleriyle ilgili doğru teşhis koymada engel oluşturabilir.

Erkekler ise genellikle daha stratejik ve problem çözme odaklıdır. Bir baba, çocuğunun davranışlarının nedenini anlamak için somut verilere ve çözüm yollarına odaklanır. Bu da bazen yanlış doktor seçimlerine yol açabiliyor. Çünkü, bir babanın amacı, çocuğunun davranışlarını hemen kontrol altına almak olabiliyor ve bu sebeple her tür tedaviye başvurmayı tercih edebiliyor. Ebeveynlerin, kendi toplumsal rollerine uygun şekilde hiperaktiviteyi algılayışları, yanlış kararlar almalarına neden olabiliyor.

İşte burada, ebeveynlerin çocuklarının hiperaktivite düzeyini değerlendirmek konusunda birbirlerinden nasıl farklı bakış açılarıyla yaklaşabildiğini sorgulamak önemli. Anne-baba arasındaki bu denge, bir doktora başvurmadan önce üzerinde düşünülmesi gereken bir diğer faktördür.

Doktor Seçimi: Kim, Ne Zaman, Neden?

Hiperaktif bir çocuğun tedavi sürecinde doğru doktor seçimi kritik bir adımdır. Ancak burada asıl mesele şu: Gerçekten “hiperaktivite” teşhisi konulmuş bir çocuğun tedavisini kim yapmalı? Pek çok ebeveyn, hızla bir çocuk psikiyatristine yöneliyor, bazen de nöroloğa başvuruyor. Peki, gerçekten her çocuğa aynı doktorun yaklaşımı uygun mu? Hiperaktivite bozukluğu, bir nörolojik rahatsızlık mıdır yoksa psikolojik bir sorun mudur?

Nörologlar, beyin fonksiyonlarını değerlendirirken, genellikle belirli testler yapar. Ama hiperaktivite sadece biyolojik bir bozukluk mudur? Eğer sadece nörolojik bir temele dayalıysa, çocukların kişisel ve duygusal dünyalarını göz ardı etmiş olmuyor muyuz? Öte yandan, psikiyatristler genellikle sadece zihinsel düzeyde bir değerlendirme yapar. Ancak, çocuğun fizyolojik bir rahatsızlığı olabilir ve bu, dikkat eksikliği ile ilişkili olabilir. Bu durumda sadece psikolojik bir değerlendirme yetersiz kalabilir.

Provokatif Bir Sorun: Hep mi Tedavi Edilmeli?

Bu noktada, birçok insanın bu yazıya göz attığında kafasında bir soru işareti belirecek: “Çocuğun hiperaktivite bozukluğu varsa, neden tedavi edilmesin?” İşte, bu noktada temel bir soru ile karşı karşıyayız: “Her hiperaktif çocuk tedavi edilmeli mi?”

Birçok ebeveyn, çocuklarının enerjik ve hareketli olmalarını yanlış bir şekilde hastalık olarak kabul ediyor. Hiperaktivite, bu çocuklar için doğal bir özellik olabilir ve bu, onların daha yaratıcı ya da sosyal olmalarını engelleyen bir durum değildir. Ancak toplumun dayattığı normlara göre, hareketsiz ve sessiz bir çocuk genellikle “iyi çocuk” olarak kabul edilir. Çocuklar, bu şekilde bir hastalık etiketine itilirse, doğrudan tedavi sürecine yönlendirilir. Bu soruyu düşündüğümüzde, "sadece enerjik bir çocuğa tedavi uygulanmalı mı?" sorusunun ciddi bir tartışma başlatması gerektiğini söyleyebilirim.

Ebeveynlerin, doktorlara başvurmadan önce çocuklarının gelişim süreçlerini doğru analiz etmeleri gerektiği gerçeği göz ardı ediliyor. Her hiperaktif davranış bir hastalık belirtisi değil, sadece bir gelişimsel evre olabilir. O yüzden önce dikkat edilmesi gereken, hemen bir etiket koymak değil, çocuklarının ihtiyaçlarını anlamak olmalıdır.

Hiperaktif çocukların tedavi süreçlerinde fark yaratacak en önemli şey, bu doktorların çocukları bireysel olarak değerlendirmesi ve ebeveynlerin de sağlıklı kararlar alabilmesi için doğru bilgilerle donatılmasıdır. Sonuçta, hiperaktivite bir etiket değil, bir süreçtir. Ve bu süreç, doğru bir rehberlik ve anlayışla sağlıklı bir şekilde yönetilebilir.