Somon Balığı Marine Nasıl Yapılır ?

Zirve

New member
Bir Somonun Hikâyesi: Tadın, Duygunun ve Paylaşmanın Marine Hâli

Merhaba dostlar,

Bu akşam mutfağın sessizliğinde, elimde limonun keskin kokusu, zeytinyağının altın parıltısı, bir yanda anılar, bir yanda tarifler arasında kaybolurken, “Somon balığı marine nasıl yapılır?” sorusunu düşündüm. Ama bu sefer tariften çok daha fazlasını paylaşmak istedim sizlerle. Çünkü bazen bir marine sadece balığı değil, kalbi de yumuşatır.

Yani bu yazı bir tarif değil sadece; bir hikâye, bir akşam yemeği masasının çevresinde yaşanan duyguların tarifi...

---

Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Kalbi

O akşam Mete yine erken gelmişti eve. Üzerinde gri takım elbisesi, yüzünde günün yorgunluğu. Masaya bakarken, “Ne yesek?” dedi. Klasik bir cümleydi ama her defasında bir strateji barındırırdı bu soruda. Mete için yemek bir planlamaydı: protein, enerji, doyuruculuk. “Balık yiyelim,” dedi hemen ardından. “Somon mesela. Omega-3 iyidir, beyne iyi gelir.”

Eşi Elif ise mutfakta ellerini kurularken gülümsedi. Onun için yemek plan değil, bir hissin paylaşımıydı. “Tamam,” dedi, “Ama bu kez somonu marine edelim. Öyle sade ızgara değil, biraz kalp katalım içine.”

Mete kaşlarını kaldırdı. “Kalp?”

Elif gülümsedi. “Evet, kalp. Limonla, zeytinyağıyla, sevgiyle marine ederiz ya hani...”

İşte o anda iki farklı dünya birleşti: birinin stratejisiyle diğerinin duygusu, bir somonun üstünde buluştu.

---

Marine Başlıyor: Tatların Dansı

Elif dolaptan somon dilimlerini çıkardı. Her biri parıldayan birer anı gibiydi.

Bir kasede limon suyu, zeytinyağı, tuz, karabiber, biraz hardal, birkaç damla bal...

“Bal mı?” dedi Mete şaşkınlıkla.

“Elbette,” dedi Elif. “Her şeyin biraz tatlısı olmalı. Acı, tuzlu, ekşi... hepsi denge ister. Tıpkı insanlar gibi.”

O an mutfak bir laboratuvar olmaktan çıkıp bir terapi odasına dönüştü. Elif karıştırırken her malzemenin bir anlamı vardı sanki:

Limon — geçmişin kırgınlıkları.

Bal — affetmenin sıcaklığı.

Zeytinyağı — sabrın sembolü.

Hardal — içimizdeki cesaret.

Somonlar kasenin içinde dönüp dururken, Elif elleriyle nazikçe marineyi balığın üzerine yedirdi. “Bir saat dinlenecek,” dedi. “Tıpkı biz insanlar gibi... biraz zamana ihtiyacı var lezzetlenmek için.”

---

Erkek Mantığı: Zamanı Yönetmek

Mete, kolundaki saate baktı. “Bir saat çok uzun, Elif. Fırına atsak on beş dakikada hazır olur.”

Elif başını salladı. “Zamanı hızlandıramazsın Mete. Marine bir bekleyiştir. Her damla zeytinyağıyla balık kendini bulur.”

O an, Mete sessizleşti. Çünkü fark etti ki Elif yalnızca somondan bahsetmiyordu. Bazen ilişkiler de marinedeki balık gibiydi. Biraz asidik, biraz tatlı, biraz sabırlı…

Ve her şeyin güzelleşmesi için biraz beklemek gerekiyordu.

---

Bir Akşam Sofrası: Sessiz Anlaşmalar

Bir saat sonra mutfakta mis gibi bir koku yükseldi. Somon, fırından çıktığında altın gibi parlıyordu. Üzerine birkaç dal taze dereotu, yanına ılık bir patates salatası...

Mete masaya oturduğunda uzun süre konuşmadı. Sadece baktı.

Elif sessizce servis yaptı, ardından sandalyeye oturup onu izledi.

İlk lokmasını alan Mete’nin yüzünde yavaşça bir tebessüm belirdi.

“Harika olmuş,” dedi.

Elif başını eğdi. “Zamanla oluyor her şey, değil mi?”

Mete o anda anladı: somonu değil, aralarındaki mesafeyi marine etmişlerdi aslında.

---

Forumdaşlara Bir Not: Her Marine Bir Hikâye Saklar

İşte dostlar, somonun hikâyesi böyle başladı ve bitti belki.

Ama biliyorum, hepimizin bir “marine” süreci var.

Kimi ilişkisini, kimi hayatını, kimi kendini marine ediyor zamanla.

Kimi sabırla, kimi acıyla, kimi de sevgiyle bekliyor lezzetlenmeyi.

Somon balığı marine nasıl yapılır derseniz;

— Limon suyu (2 yemek kaşığı)

— Zeytinyağı (3 yemek kaşığı)

— Bal (1 tatlı kaşığı)

— Hardal (1 çay kaşığı)

— Tuz, karabiber, biraz sevgi…

Hepsi bir kapta buluşsun. Somonları bu karışıma yatırın, üzerini kapatıp buzdolabında en az 1 saat bekletin. Ardından fırında 180 derecede 20 dakika pişirin.

Ama unutmayın, bu tarifi asıl lezzetli yapan şey, içine kattığınız duygulardır.

---

Ve Son Söz…

Mutfak yalnızca yemeklerin değil, duyguların da piştiği bir yerdir.

Elif’in somonu sadece bir akşam yemeği değildi; iki kalbin yavaşça yumuşadığı, bir sohbetin yeniden doğduğu bir andı.

Belki siz de bu yazıyı okurken kendi “marine” tarifinizi hatırlarsınız:

Bir bekleyiş, bir özür, bir kahkaha...

Belki bu akşam siz de bir somon marine edersiniz — sadece limonla değil, kalbinizle.

---

Forumdaşlar, siz hiç bir tarifi duygularınızla pişirdiniz mi?

Somonun o hafif tuzlu, tatlı, narin lezzetinde siz neler hissediyorsunuz?

Yorumlarınızı bekliyorum, çünkü her paylaşım bir başka kalbi marine eder...